Fabrika Ayarları

               Uzun bir zamanın ardından yeniden merhaba :) Bu yazımız biraz uzun oldu, sabırla okumanızı diliyor ve hemen konumuza geçiyorum. Yazımız Hz. İbrahim ve onun sınandığı zor durumlarla başlıyor. Asıl konuysa, bunların günümüzde bizim için ne anlama geldiği ile ilgili..  Bismillah’ir-Rahman’ir-Rahim "Hani hatırlayın ki, bir dönem Rabbi, birtakım kelimeler  (emir ve hükümler)   le, İbrahim’i imtihan etmişti .  (İbrahim de)   O kelimeleri  (Allah’a verdiği sözleri)   eksiksiz yerine getirmişti. ..." (Bakara,124)   kaynak           Öncelikle Hz. İbrahim henüz çok gençken, toplumun doğru dediklerine karşı çıkma cesareti gösteren, ailesi dahil kimsenin meydan okumak istemediği bir duruma meydan okuyordu. Genç olduğunu burada vurgulamak lazım çünkü aslında gençlikte kabul görmek önemli bir yönelimdir. Uyum sağlamaya, bir grupta kabul görmeye meyilli olunur. Etrafındakiler gibi olmadığında dalga geçileceği, herkesin ona bakacağı düşüncesine kapılır. Özellikle lise çağında

"Yaşıyor olmak savaşıyor olmaktan başka bir şey değildir." İnsan emaneti yüklendiğini unuttuğu gün kaybetmişti savaşı. Emanet= İnsanlıktı. Bir'e kul olmaktı ilk insanî görev. Her bir varlığa şefkat ile bakmaktı insanlık (Merhamet). Sevgiydi bir diğer adı da insanlığın(Muhabbet ). Hukuktu yaşamın düzeni (Adalet) Ve... İstikrarlı bir şekilde emaneti yüklenmekti (Sadakat). Oysa en başta kaybettiği şey Bir' e kul olmaktı insanın... Bire kul olmayan insan bine kul oldukça diğer emanetlerin anlamı da olmuyordu. Çağın sorunu, çağlar sorunu... Nasıl aşılır bunca hengame? 'Aşılmaz hiçbir engel' yalnız 'Peygamber'le algılanabilir yeryüzü' diyordu Gemuhluoğlu. Evet aşılmaz, aşılamaz...Teslimiyetle kazanılan bir hayattı insanlık çünkü... İbrahim gibi kalbine hançer saplayarak yürümenin, İsmail gibi  'ruhunu, canını emanet bilip boynunu kıldan ince kılıçtan keskin siraatten kolayca geçebilmek için' eğmekti.. Oysa Kurban olmanın da  teslim olmanında unut

VİCDAN MUHASEBESİ Yazımızın bu ikinci bölümü ve takip eden bölümleri iman nedir ve mevcut sistem imanımızı nasıl sarsmaktadır sorularına cevap bulma gayesi taşımaktadır.                         İman kelime manası ile inanmak demektir. Mümin bir müslümanın imanı ise Allah’ın varlığına ve birliğine şeksiz şüphesiz inanmayı ve tasdik etmeyi gerektirir. Burada aklınıza şu soru gelebilir. Ben iman ettim. Neden imanımı tasdik edecek deliller arayayım ki zaten şüphem yok! Ancak bu noktada 3 büyük âlimin söylediklerine kulak kabartmamız lazım; İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi ve İmam-ı Hanbeli’ye göre: imanı delilleri ile bilmek vaciptir. Bunları aramayı terk etmek ise asiliktir. Dikkat edin dinden çıkar demiyor. Günahkâr bir müslüman olacağımızı dile getiriyorlar. Şüphem yok ki delil arayayım söylemi hem İslam’ın ruhuna hem de Allah’ın bize verdiği akıl nimetine aykırı bir davranıştır. Bu hususu Allah(C.C) bize şu ayeti ile açıklamaktadır. “ Ey Habibim! Hatırla ki, İbrahim aleyhisselâm şöyl

Ramazan Ayeti 2. Kısım Paylaştığımız ilk kısımdan ayrıntı vermek için onu kelimelerine bakarak inceleyeceğiz. O yüzden Arapça'sını önce okunuşuyla yazdım. Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu     ( Ramazan ayı ki onda Kuran indirilmiştir) huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni).... huden: hidayet olarak linnas: insanlara ve beyyinatin: ve açıklayıcı min elhüda: hidayeti vel fürgan: doğruyu ve yanlışı ayırt etmeyi kaynak               Ayetin açıklamasını yazarken Nouman Ali Khan'ın videolarından faydalandım. Bağlantısını sayfa sonuna ekliyorum. Kendisi Arapça bilgisi kuvvetli birisi, bu konuda eğitimler de veriyor. O sebeple hüdenlinnas, ve beyyinati minel hüda, vel fürgan olarak 3 ayrı parçada ele almış. Şimdi hudenlinnas kısmını yazacağım.                     Kur'an ilmi ve hidayeti ayrı tutar. Çok fazla bilgiye sahip olmanız çok fazla hidayete sahip olmanız anlamına gelmez. Yani mesela telefonunuzda

VİCDAN "MUHASEBESİ" İslam bir din olduğu kadar aynı zaman da bir hayat nizamıdır. Yani dinimiz hem inancımızla birlikte manevi hayatımızı hem de beşeri hayatımızla beraber maddi hayatımızı tanzim eder. Dolayısıyla onu gerektiği gibi yaşayan insan; kurtuluşa eren ve rıza-ı ilahi istikamette ilerleyen insandır. Nitekim Hac suresi 30. Ayette:  “Bütün bunlar, Allah tarafından belirlenmiş hükümlerdir. Artık kim Allah'ın emir ve yasaklarına gereken saygıyı gösterir, onları yüceltirse bu, Rabbinin katında onun için bütünüyle hayırdır. Haram olduğu daha önce bildirilenlerin dışındaki hayvanların eti size helal kılınmıştır. O halde artık o iğrenç, pis putlardan kaçının ve yalan sözden de uzak durun.”  buyrulmuştur. Müslüman ölçüsüz, prensipsiz ve istikametsiz olamaz. İşte İslamın öğretileri, Allah'ın emir ve yasakları, onu gerektiği gibi yaşayanlara bu değerlerimizi hayatı boyunca hatırlatır. Mevcut iktisadi hayattaki zihniyeti bütünüyle benimsemesi ise söz k

Ramazan Ayeti 1. Kısım "Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi...." Bakara Suresi, 185. Ayet                Bu ay hakkında en başta bilmemiz gereken en önemli şey, Kuran'ın bu ayda gelmiş olmasıdır. Bu ay önemli, çünkü bu ay Allah'ın tüm insanlığa ferahlık verdiği zamandır. Kuran Allah'ın konuşması olduğuna göre son kez olarak insanlıkla konuştuğu kitabın indirildiği zaman. Ve Allah; sürekli okunması ve işitilmesi gereken bu konuşmanın bu ayda indirilmesine karar verdi. Bu bize neyi gösteriyor? Bizlere bu ayın, Kuran'la bağ kurma ayı olduğunu gösteriyor. O'nun bize söylediklerini, anlattıklarını işittikten sonra, Allah ile gerçek bir iletişim kurma ayı.                Bir analoji yaparsak, örneğin; evinizde bir şeye sahipsiniz, evinizde duruyor, hakkında hiç düşünmeyeceğiniz bir şey olsun. Bir de yeni bir paket düşünün, diyelim ki açılmamış ve uluslararası bir gönderim